Veri Sermayesi ve Datavist – Paul Sonderegger / Oracle – Bölüm 2/2
by 0
>>> Paul Sonderegger ile yapılan röportajın ikinci bölümü (2/2) <<<
>>> Paul Sonderegger ile yapılan röportajın birinci bölümünü (1/2) buradan okuyabilirsiniz <<<
Peki, ya insanlara ne olacak?
Aslında bütün bu olan-biten, insanların amaçlarına ve hedeflerine yönelik. İlerleme ve yenilik için muazzam bir hayâl gücüne ihtiyacımız var, makinalarla insanları bütünleştirecek bir şeye gereksinim var.
Bu bağlamda akla en çok gelen örneklerden birisi de satranç. Ama, oradaki rekabet de değişmiş durumda. 90’lı yıllarda, bilgisayarın, Gary Kasparov’u yendiğini hatırlıyoruz. Günümüzde serbest stil satranç şampiyonaları düzenleniyor ve insanlarla bilgisayarların bir takım oluşturduğu bir gurup, başka insanlarla başka bilgisayarların oluşturduğu bir gurupla yarışıyorlar. Bir de, insanlarla bilgisayarlar, sadece bilgisayarlardan oluşan takımlarla karşılaşıyorlar ve onları defalarca yenebiliyorlar. Yani, insanlarla makinalar arasındaki uyum, makinaların kendi aralarındaki uyumdan daha iyi durumda.
Bu uyum, sağlık alanında klinik teşhis yöntemlerinde çok aradığımız bir uyum. Kezâ imalat sektöründe de artık daha fazla 3-B çizimler kullanılmakta ve üretim yöntemleri giderek değişmekte. Bu tasarımda ve üretimde yepyeni kapıların açılmasına yol açmakta. Bu sayede, küçük çaplı üretimleri daha küçük ölçekli işletmelerde yapabilme olanakları yaratılmakta. Yani, gelecekte de insanlara her zaman geniş alanlar bulmak mümkün. İnsansız bir gelecek tasavvur edilemez.
Bize verebileceğiniz bir şirket ismi var mı, ya da hangi şirket veya sektör bu büyük veri analizlerinden en çok yararlanıyor?
Büyük veri işleme olanaklarından en çok yararlanan şirketler gerçekten de bankalar ve sigorta şirketleri.
Bankacılık sektöründe, insanların kullandığı ürünler ve onların finansal gereksinimleri ile hangi yörelerde insanları daha iyi anlayabilmek için, hangi bilgilere ihtiyaç olduğu konusunda muazzam bir veri birikimi var.
Sigortacılık sektöründe ise oldukça ilginç şeyler yaşanabiliyor. internetten gelen büyük ölçüdeki veri kaynağı büyük öneme sahip. Sigortacılar, gerçek yaşamda karşılaşabileceğiniz risklere karşı sizi sigortalamaya çalışıyorlar. Kalorifer kazanınızın patlaması sonucunda zemin katınızı su basmasına karşı ya da trafik kazalarına karşı sizi sigortalamak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Evinizde bulunan cihazlardan ve sensörlerden gelecek bilgileri değerlendirmek suretiyle riskleri azaltabileceklerinden bu tür evler için düzenlenen poliçelerin fiyatları önemli ölçüde değişebiliyor. Sizin araba kullanış davranışınızı ölçüp değerlendirebilen veri analizi sonucu düzenlenecek poliçenin fiyatı da farklılık gösterebiliyor.
Ancak, büyük verinin potansiyel olarak en değerli olabileceği alanlar, sağlık hizmetleri ve eğitim. Şayet insan sağlığını güçlendirmekten ve insan yaşamını uzatmaktan söz ediyorsak ve bu konuda daha iyi hizmet verebilmenin maliyetini de düşürebiliyorsak amaca ulaşmışız demektir.
Burada bir başka bakış açısı daha var. Teknoloji gelişiyor ve sigorta şirketi örneğinde olduğu gibi büyük veriyi analiz edip gelen bilgiler doğrultusunda poliçeyi değiştirip, düzenleyebiliyoruz. Bu, bireylerin kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlayacaktır. Sigorta şirketi kapıma gelecek ve bana; “sen sigara içiyorsun ve günde en az on bin adım da atmıyorsun. O halde, ben de senin sigorta bedelini arttırıyorum” diyecek. Yani, bir takım yan etkiler oluşacak. Bu konudaki fikriniz nedir?
Bu çok geniş bir tartışma konusu. İşlerin nerelere varabileceğini kestiremiyoruz..
Hatırlayacağınız gibi, banka kredileri konusu önemli bir tartışma konusu olmuştu. Bankalar düşük risk gurubunda gördüğü insanlara kredi vermeyi tercih ediyorlardı. Bu konu, bankacılık faaliyetlerinden biridir. Ama, konu birden ayrımcılığa doğru yönelmeye başladı ve belirli bir yörede yaşayan ya da belirli bir etnisiteye ait insanlar kredi alamaz duruma geldiler. Böylece, bu uygulamaları ortadan kaldırmak için yeni kanunî düzenlemeler yapıldı.
Bankalar ve sigorta şirketleri bu dersleri hatırlayacak kadar akıllı olmak ve olaylara bakış açılarını değiştirerek, riskleri fiyatlandırırken beklenmedik sonuçlarını da hesaplamak zorundalar. Belki de, bilgi havuzlarının yapısını değiştirmeleri bile gerekebilir
Sonuç olarak, verinin daha bilinçli kullanımı suretiyle, daha yüksek risk gurubunda yer alan kişilerin de sigortalanmasının mümkün olduğuna inanmaları, hatta daha düşük risk gurubuna ait insanlarla kombine edilerek daha uygun çözümler bulabileceklerini bilmeleri gerekiyor.
Yani, işin nerelere varabileceğini henüz tam olarak kestiremiyoruz ama, geçmişten gelen önemli deneyimlere ve hatırlamamız gereken derslere de sahibiz.
Yeni nesle baktığımızda, özellikle de z kuşağına, ne tarz işlerde çalışacaklar, onların geleceğini nasıl görüyorsunuz? Önemli ölçüde gelişiyorlar ve biz henüz daha bu değişimin başlangıcındayız. Bir ofise takılıp kalmak istemiyorlar.
Ofiste olmayı kim ister ki. Şu anda bizler de ofiste değiliz. “Gülümseyen yüzler”
Sosyal aktivitelerin de sayısallaştırılmasının sonucu, yükselmekte olan bu yeni kuşağın son sürümünde kendi aralarında haberleştikleri yepyeni yöntemler var.
Yıllar önce, Sokrates, insanlar, bir şeyleri bir yerlere yazdıkları ve onları ezberlemedikleri için onlara çok kızıyordu. Özellikle de yazmanın, gençler üzerinde oluşturacağı kötü etkiye çok içerliyordu. Böylelikle de gençler bilgi konusunda izlenimlere sahip olabilecekler ama içeriğine asla vakıf olamayacaklardı çünkü, kitaplara bakıp duruyorlardı. Yani, gençlerle gelen bu yeni teknoloji hakkındaki korku, aslında eski bir korkudur.
Toplumun korkularının biteceği ve kişisel küreleri oluşturacak gerçek konular mutlaka gündeme gelecektir. İşte, sınırlar koyan bu korkular nesiller boyunca hep gidip gelmişlerdir.
Görmemiz gereken hususlardan birisi de şu; sayısallaştırılmış kişiliğimiz öylesine dikkatle tasarlanmış ve yaratılmış ki, aslında gerçek dünyadaki analog kişilikler çok nadir bir konuma geçmişler ve bu yüzden de üzerlerinde daha fazla zaman harcamamız gerekebiliyor. Önümüzdeki yıllarda da, sayısal iletişimin daha da gelişeceği dönemlerde, bu eğilimlerin geriye döndürüldüğünü görebileceğiz. Yani, analog haberleşme çok daha değerli olabilecek çünkü daha kıymetliler.
Peki, kişisel verilerin gizliliği ve bunların güvenliği ne olacak? Bu verileri ve kişisel mahremiyetlerimizi nasıl koruyabileceğiz?
İşte bu konu da yani, neyin halka açık neyin mahrem olduğu hususu da sınırlamalardan birisi.
Oracle, örneğin, müşterileri için sahip olduğu bütün verileri tamamen güvenli bir ortamda muhafaza etmektedir. Müşterilerimizin kendilerine ait anahtarları bulunuyor ve bizim de olmasını istediğimiz zaten bu. Oracle’ın müşterileri zaten oluşturdukları ve yönettikleri verileri sürekli güvenli bir ortamda kullanma yetkisine sahip oldukları için kendi müşterilerinin mahremiyetlerini de güvende tutabiliyorlar. İşte bu nedenle bizler de güvenliği silikonların ve Spark çiplerin içerisine yerleştiriyoruz ve Intel ile sürekli bir işbirliği içerisinde çalışıyoruz. Oracle’ın teknoloji güvenliğini Intel x86 çiplerinde bulunan güvenlik özellikleri ile sağlanmasının yöntemlerini geliştiriyoruz.
Şu anda ilerlediğimiz hedef, tüm verinin sürekli olarak şifreli bir biçimde tutulması. Yani, disk üzerinde ve şifrelenmiş olarak. Şayet biri sizin bilgisayar merkezinize girer ve diskleriniz söküp alırsa, bu diskler onun hiç bir işine yaramaz çünkü bütün veriler şifreli. Buradaki önemli husus, o veriyi, işlemci onunla bir şey yapmaya kalkana kadar şifreli tutmak. Bu da büyük ölçüde bir işleme gücü demek.
Bütün bu güvenliği silikonların içerisine koymamızın nedeni ise, verinin işlenmesi sırasında bütün bu şifreleme ve şifre çözme proseslerinin işlemciye olan etkisini minimize etmekten geçiyor.
Biz, müşterilerimizin kendi verilerini kendilerinin korumasını istiyoruz. Elbette, kanunî gereksinimler nedeni ile güvenliği gözeteceklerdir ancak normal faaliyetlerinde de güvenliği sürekli sağlamaları gerekiyor.
Yapay zekâ algoritmalarının işlerini düzgün yaptıklarından nasıl emin olabiliriz?
Algoritmalar konusundaki beklentimiz, algoritmalar arttıkça, kendi yaptıkları işler hakkında bize daha fazla bilgi verecekleri yönünde. Yani, algoritmaları, kendi yaşadıkları dönüşümleri kaydedecek şekilde tasarlayabiliriz. Ne tür hesaplamalar yaptılar ve bu veri nereden geldi, özetle, veri kaynağı ‘Data Provenance’adını verdiğimiz husus.
Kendi öykülerini kendileri anlatacaklar, öyle mi?
Evet, aslında öyle. Örneğin, Oracle bulut üzerinde, doğrulanmış demografik veri sunumu hizmetini başlatıyor. Halihazırda bu tür ihtiyaçlara zaten cevap veriyoruz ama bu veriler sürekli olarak güncellenip doğrulukları gözden geçiriliyor ve böylece verinin doğru ve iyi olması sağlanıyor. Bu tür uygulamaları daha çok görebileceksiniz.
Müşterilerinize ne tür çözümler öneriyorsunuz?
Bizler, müşterilerimizin üzerine sürekli bir şeyler inşa edebilecekleri bir platformu onlara sunma konusuna odaklanıyoruz. Bunun nedeni de, veriyi bir tür sermaye olarak görmemiz. Bu da, rekabet alanında size eşsiz bir üstünlük sağlıyor. Bu sayede de sigorta şirketlerine, hastalara ve sağlık kurumlarına, örneğin kanserle, kronik bir takım hastalıklarla, ilgili ellerinde bulunan eşsiz bilgileri geliştirip uygulayabilecekleri ortamları yaratıyoruz.
Bu, sadece bir veri tabanı değil, bu, bir büyük veri yönetim platformu ‘Big Data Management Platform’.
Bu platform gerçekten de sigortacılar ve sağlık kurumları için yaratıcılıklarını sergileyebilecekleri bir platform.
Eklemek istediğiniz başka şeyler var mı?
Şayet bu konuşmamızdan çıkartmamız gereken bir sonuç varsa, yeni sayısal ürünler ve hizmetler üretilebilmesi için finansal sermayenin yanı sıra, verinin de bir sermaye gibi değerlendirilip o şekilde değerlendirilmesi hususudur. Bu konunun şirketler için neden bu kadar önemli olduğu ise verinin sadece olanların kaydedilmesinden ibaret olmadığıdır. Veri, aslında yepyeni sayısal ürünler ve hizmetlerin üretiminde kullanılacak bir hammadde olmasının yanı sıra, rekabet stratejileri ve gelecekteki işletme yönetimi konusunda önemli bir etken olacaktır.
Bu tür verilerin paraya çevrilmesi konusunda bir takım araçlar var mı?
Günümüzde satılan bazı belirli veriler var. Oracle’ın veri bulutu, tüketici satın alma davranışları konusunda üçüncü şahısların en çok başvurdukları veri pazarlarından biridir. Ancak, müşterilerimizin, ellerindeki verilere daha da fazla değer katabilmeleri için yeni yöntemlere de gereksinimleri var. Artık veri tarafından üretilmiş olan finansal değer üzerine dolar işareti koyabilecek bir yöntemimiz var ve yakında size bu konu hakkında ve bunu nasıl yapabileceğiniz konusunda daha fazla şeyler söyleyebileceğiz.
Çok teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim.
>>> Paul Sonderegger ile yapılan röportajın ikinci bölüm sonu (2/2) <<<
>>> Paul Sonderegger ile yapılan röportajın birinci bölümünü (1/2) buradan okuyabilirsiniz <<<
Toplantı sonrası Oracle Büyük Veri Stratejisti Paul Sonderegger ile gerçekleştirdiğimiz İngilizce video röportajı aşağıda izleyebilirsiniz.