Çocuklar, Gençler ve Kodlama – Cavit Yantaç Microsoft
by 0
Son dönemde çocuklara ve gençlere kodlama öğretmek kurumların önemli misyonları arasına yerleşti. Microsoft’un çocuklara ve gençlere kodlama öğretimi ile ilgili neler ürettiğini Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Cavit Yantaç ile konuştuk.
#Azure #BizSpark #BizSparkPlus #Kodu #CavitYantaç #Microsoft #MinikParmaklar #HourOfCode #TouchDevelop #AçıkAkademi
Merhaba Cavit Bey,
Merhaba
Çocuklara ve gençlere kodlama öğretiminde Microsoft olarak neler yapıyorsunuz?
Bu sıralarda gündemde olan konulardan bir tanesi çocuklara kodlama öğretmek. Bunun bir kaç nedeni var:
Daha önce hiç bir dönemde olmadığı kadar erken yaşta çocuklar, bilgisayarlar, tabletler ve telefonlarla iç içe. Genellikle oyun oynayarak büyüyorlar. Kullandıkları cihazlar üzerinde kendilerini ileriye doğru geliştirecek çok fazla içerik yok. Kullanılan cihazlar bir şey üretilmek için değil de ağırlıklı olarak bir şeyi tüketmek üzere geliştirilmiş. Türkiye’deki genç nüfusun fazla olmasını da bunun yanına ekleyelim ve tabloya bakalım.
Biz çocuklara teknolojiyi daha erken yaşta vermedikçe ve bunun üzerinde bir şey üretmeyi öğretmedikçe Türkiye’nin tüketim toplumu niteliğini biraz daha perçinliyoruz.
Nüfusun yaklaşık %50’sinin 30 yaşın altında, 18-20 Milyon arası öğrencinin – okul öncesi ve üniversitelerle birlikte – olduğu bir ülkeden bahsediyoruz. Ancak 20 Milyon öğrencinin olduğu bu ülke her sene 5.500 bilgisayar mühendisi mezun veriyor. Bunun içerisinde bu konuya ciddi eğilen Boğaziçi Ünv., Koç Ünv., İTÜ, ODTÜ gibi okullar da var, maalesef imkanları çok fazla olmadığı için elinden geldiği kadar bilgisayar mühendisliği eğitimi vermeye çalışan Anadolu’nun çeşitli yerlerindeki üniversiteler de var.
Dolayısıyla Türkiye’nin bilgisayar mühendisi açığını üniversitelerin kapatabilmesi imkansız. Ülkemizin farklı bir bakış açısı geliştirmesi gerekiyor. Bunu değiştirebilmenin tek ama tek yolu, 5.500 bilgisayar mühendisiyle bu iş olur demeden, daha 5 yaşındaki çocuktan başlayarak, onlara kodlamayı öğretmek.
‘Bu çocukları bilgisayar dünyasında nasıl üretken hale getiririz?’ sorusunun cevaplarından bir tanesi KODLAMA.
Bir tanesi diyorum çünkü tek cevabı kodlama değil. Kodlama herkesin bilmesi, herkesin öğrenmesi gereken bir yetenek değil. Ya da bir bilgi seti değil. Bütün çocuklar için kodlamada yüksek beklentiye sahip olmamamız gerekli. Ancak çocukların eline tabletleri, telefonları ve bilgisayarları veriyorsak, oradan üretken bir şeyler çıkartabilmelerini, program yazabilmelerini, yazdıkları programı güzel tasarlayabilmelerini sağlayacak altyapıyı verebilmeliyiz.
Yetiştirmek nasıl mümkün ve nasıl yapabiliriz? Şu anda Microsoft olarak hem dünya çapında hem de Türkiye’de en çok kafamızı yorduğumuz,, kendimizi meşgul ettiğimiz derinlemesine incelemeye ve anlamlı hale getirmeye çalıştığımız sorulardan bir tanesi bu.
Açık Akademi’ye geldik galiba?
Bu konu özellikle Microsoft Türkiye olarak, bundan dört sene kadar önce gündemimize girdi. Microsoft olarak Türkiye’nin küresel bilişim pazarındaki payını daha yukarılara çekerek dijital dönüşümü yakalamasını ve bir adım daha atarak bir bilişim merkezine dönüşmesini arzuluyoruz. Bu hedef doğrultusunda ilk olarak 2012 yılında Açık Akademi uygulama geliştirme ve yazılım okulumuzu hayata geçirdik. Açık Akademi’nin bugün 180 binin üzerinde öğrencisi bulunuyor.
Programlamayı hiç bilmeyen bir insanı alıp kodlama nedir, algoritma nedir, veri nedir ve veriyle nasıl oynanır, nümerik veriler, nümerik olmayan veriler nedir’den başlayıp, onları nesne tabanlı programlamaya veya mobil programlamaya, web programlamaya doğru yönlendiren eğitimler koyduk. Ardından gelen taleplere baktık ki, genellikle çocuklardan ve gençlerden geliyor, 2014 yılında yaptığımız bir değişiklikle hedef kitlesini biraz daha aşağıya indirdik. İlk başta 15 -65 yaş aralığıydı, şimdi ağırlıklı olarak 5 -25 yaş arasına ağırlıklı olarak gidiyoruz.
Oyun oynayarak oyun geliştirme eğitimi veriyoruz. Dolayısıyla çocuk tabletin veya bilgisayarın başına geçtiği zaman gördüğü oyunu kendisi yaratıyor. Ya bireysel olarak kendisi yaratıyor veya çocuklar bir araya gelip ekip olarak yaratıyorlar. Bir oyun yazmak nedir, oyunda puan kazanma mantığı nedir, rekabet nedir, bunları öğrenmeye çalışıyorlar.
Buradan gelen çocukları biraz daha ileri seviye oyun programlamaya gerçekten ileri seviye mobil oyunlar ya da konsol uygulamaları yazabilir hale getiriyoruz. Veya bazı çocukları ileri seviye web uygulamaları yapabilir hale getiriyoruz.
Oradan edindiğimiz deneyimle fark ettik ki; bu çocuklar kodlamayı öğrenmek istiyorlar, bu konuya açlar ve sadece çevrimiçi mecralar onlara yetmiyor. O zaman iş ortaklarımız, paydaşlarımız Habitat ve Finansbank ile beraber, Türkiye’nin 20 şehrinde çocukları eğitmeye başladık. Geçen sene içerisinde 5 bin öğrenci yetiştirdik ve fiziksel bir ortamda ayrıca 16 saatlik bir eğitimle bilgisayarda kod yazabilir bir hale getirdik.
Yüzde 80’i erkek yüzde 20’si kadın olan Açık Akademi öğrencilerimizin yüzde 45’i üniversite mezunu, yüzde 25’i üniversite öğrencisi, yüzde 25’i de lise öğrencisi ya da mezunu. Mezunların yüzde 12’si kendi işini yapıyor, yüzde 42’si ise profesyonel olarak bir kurumda çalışıyor ve yüzde 46’sı çalışmıyor.
Açık Akademi, iş bulamayan gençliğimize de yeni bir iş kapısı bulmak için temel oluşturacak. Daha fazla kız öğrencinin bu programa katılması en büyük arzum.
Katılımcılarımızın yüzde 50’si İstanbul, yüzde 20’si Ankara, yüzde 10’u İzmir, kalan yüzde 20’si Anadolu’daki diğer illerimizden geliyor.
Açık Akademi Yaz Okulu var bir de bildiğim kadarıyla.
Evet. Türkiye’de toplumun ve gençlerin teknoloji tüketen bireylerden teknoloji üreten bireylere dönüşmesini ve bilişime meraklı genç yeteneklerin doğru bilgiye direkt erişebilmelerini, kendilerini geliştirebilmelerini istiyoruz. Microsoft Türkiye, Açık Akademi programı kapsamında her sene ülkemizdeki tüm üniversitelerin bilgisayar mühendisliği bölümü ve ilgili bölümlerinden öğrencilere yönelik Yaz Okulu düzenliyor. Ayrıca bu eğitimleri biz aynı zamanda acikakademi.com sayfasında canlı olarak yayınlıyoruz. Geçen sene 56 bin kişi izledi. Dolayısıyla Türkiye’nin en büyük akademisi oldu burası.
Bu yıl 15’incisi düzenlenen Microsoft Türkiye Yaz Okulu programına katılan öğrenciler 4 hafta boyunca Microsoft teknolojilerinde ve yazılım alanında uzman olan kişilerle tanışma fırsatı yakalıyor ve gelecekleri için oldukça yararlı olacak eğitimleri alma imkânına sahip oluyorlar. Bugüne kadar binden fazla öğrenci Yaz Okulu programına katılarak kendilerini geliştirme fırsatı yakaladı, onlarcası ise Microsoft ailesine katıldı.
Üniversitelere ve yalnızca 5 lise öğrencisine – 95 üniversite öğrencisine – açık 100 kişilik bir grup. Bu da açık bir eğitim aslında. Bütün Ağustos ayı boyunca öğrenciler gelecekler, sabah 9’dan akşam 17’ye kadar eğitim alacaklar. Bu eğitimler ağırlıklı olarak, teknik eğitimler. Bulut, nesnelerin interneti, Machine Learning gibi konularda eğitim alacaklar. Teknik eğitimleri ayrıca işletme, yönetim gibi konularla da destekliyoruz. Aldıkları eğitim bir ay sonunda geliştirecekleri projede kullanacakları içeriklerde olacak. Bir ay boyunca biz bu arkadaşlardan bir proje geliştirmelerini isteyeceğiz.
Projeyi onlar mı seçecek?
Kendi projelerini seçecekler. Aslında her öğrenci buraya başvururken bize bir proje önerisi ile geldi ve o proje önerilerine göre seçildiler.
Proje Türkiye’ye mi özgü? Çünkü Amerika’da da kodlama akademisi var çok popüler.
Projenin bu kısmı tamamen Türkiye’ye özgü. 2012’de açıldıktan sonra da yalnızca Microsoft Türkiye’nin inisiyatifi olarak çalışmaya devam etti.
Projeler Açık Akademiyle başladı. Yaz okulu, Habitat ve Finansbank ile yaptığımız Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor ile devam etti. Önümüzdeki seneden itibaren her ikisinin de çerçevesini genişletmek ve özellikle okullara kodlama ve algoritmik düşünce eğitimlerini yaygınlaştırabilmek için hem Milli Eğitim Bakanlığıyla hem Özel Okul Ağlarıyla beraber çalışmaya devam ediyoruz. Çünkü gerçekten bir öğrenci bilgisayar mühendisi olmasa bile edineceği temel algoritmik düşünce ve kodlama eğitimi bilgisiyle işletme, ziraat mühendisliği, tıp dahi okusa hayatını farklılaştırabileceği kanaatindeyiz. Özellikle sanat eğitiminin, tasarım eğitiminin çok boyutlu düşünme eğitimlerinin olayın yalnızca programlamadan oluşmadığına dair bir takım eğitimlerin verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Elimizdeki en büyük şanslardan biri “Nesnelerin İnterneti” konusu. Nesnelerin İnterneti küçücük devrelerin üzerine yerleştirilmiş kodların hayatımızdaki pek çok alanı değiştirmesini sağlıyor. Bu devreler yanlarına eklenen sensörlerle beraber pek çok şeyi anlayabiliyor ve bizi bilgilendirebiliyorlar. Sanayimizin, inşaat sektörünün, savunma sanayinin, ulaştırma sanayinin, bina-köprü yapımı gibi pek çok şeyin belediyeciliğin bu anlamda değişeceğini düşünüyoruz. O yüzden de özellikle eğildiğimiz alanlardan bir tanesi de; Nesnelerin İnterneti.
Minik Parmaklar’dan söz edelim o zaman.
Daha kapsamlı, daha yaygın bir platformda tüm çocuklara ulaşalım, birlikte geleceğimizi şekillendirelim diyerek, Finansbank ve Habitat ile bir araya geldik. “Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor” adı altında başlattığımız projeyle bütün bir yıla yayılan faaliyetler yürüttük.
Yazılımın dili olan ‘kod’ları çocukluktan itibaren öğrenmek büyük değer yaratıyor. Nitekim ABD Başkanı Barrack Obama’nın başlattığı ‘Herkes İçin Bilgisayar Bilimi İnisiyatifi’ girişiminin amaçlarından biri de üniversite öncesindeki tüm öğrencilere içinde kodlamanın da yer aldığı bilgisayar dersleri verilmesi. Bunun için 4 milyar dolarlık bir bütçe ayrıldı.
Türkiye’de de kodlama derslerinin ilkokul, ortaokul ve lise müfredatında yer alması için çalışmalar yapılmaya başlandı.
Biz de Minik Parmaklar Geleceği Programlıyor projemiz kapsamında eğitimlerin başladığı Haziran 2015’ten bugüne kadar Siirt’ten Bursa’ya 21 farklı ilde; 8-12 yaş arası 5000 çocuk, 16 saatlik kod yazma eğitimi aldı.
Microsoft’un, çocuklar ve gençlerin programlama öğrenmesi içi özel olarak geliştirdiği “Kodu” ve Touch Develop ile kodlamayı öğrenerek bir anlamda oyun yazmaya adım attılar.
Programlama eğitimine erken yaşlarda başlanıldığında algoritmik düşünme becerisinin geliştiğini ve bu beceriden kişinin hayatın her alanında faydalanabileceğini görüyoruz. Nitekim, Kodu eğitimlerimiz pek çok özel okul tarafından kullanılıyor ve öğrencilere tavsiye ediliyor.
Bizler için bu ortak çalışmamızın en büyük ödülü teknolojiyle tanışmasını sağladığımız gençlerin bir gün başarılı işletmeler kurarak başkalarına istihdam sağlaması ve ülkemizi dünyada temsil etmesi olacaktır.
Türkiye’nin geleceğinin bilime ve teknolojiye hakim, teknolojiyi bilinçli kullanan ve yeni teknolojiler üretebilen, bu teknolojik gelişmeleri toplumsal ve ekonomik faydaya dönüştürme yeteneği kazanmış bireylerle güç kazanacağına inanıyoruz. Açık Akademi ile 5 yıl içinde 1 milyon kişinin Açık Akademi platformundan yararlanmalarını sağlamak ve girişimci hayallerini destekleyerek yeni Bill Gates’lerin ülkemizden çıkmasını hedefliyoruz.
Hedeflerimizden bir diğeri de Anadolu’dan Açık Akademi’ye katılımı daha da artırmak. Bu amaçla, özellikle farklı şehirlerdeki üniversiteler ile işbirlikleri yaparak bu şehirlerdeki gençlerimize Açık Akademi ile yeni fırsatlar sunmak için çalışıyoruz.
Bunlar daha önce bu platformu kullanmayan kişiler mi?
Daha önce bu platformu hiç kullanmamış, hatta bilgisayarı yalnızca kullanmayı bilen, 8 ve 12 yaş arası öğrencilerdi. 5 bin öğrenciye ulaştık ve bunlar arasında bir yarışma yaptık; “Kodu Kap” isimli bir yarışma.
Eylül ayında da bu yarışmanın finalini yapıyor olacağız. Geçen sene içerisinde yaptığımız Kodu Kap’a başvuran öğrencileri ödüllendiriyor olacağız. Müthiş bir oyun silsilesi, başarı silsilesi ortaya çıktı burada. Fark ettik ki gerçekten doğru adımları atıyormuşuz. Yalnızca kodlama öğretmeyerek, çocukları oyunla algoritmik düşünceyi öğreterek aslında çok doğru adımlar atıyormuşuz. Çalışmalarımız da bu yönde devam ediyor.
Analitik düşünmeyi öğrenmek için yapılan bir çalışma esasında. Sanırım bu kadar oyun yazarı çıkmayacak Türkiye’den?
Bu kadar oyun geliştirici çıkmayacak tabii ki. Amaç çocukları yalnızca analitik değil, algoritmik düşünebilir bir kişi haline dönüştürebilmek. Bir projeye bakarken o projeyi başından sonuna kadar bir algoritma olarak düşünebilmesini sağlamak. Bu çocuklar bundan 10-15 sene sonra eğitim hayatlarının ilerleyen kademelerinde aldıkları diğer eğitimlerle bunu perçinlerlerse eğer tasarımcı, bilgisayar programcısı, reklam uzmanı, eğitimci, sanayici haline dönüşebilirler. Çünkü algoritma dediğimiz şey bütün bu farklı branşlar için geçerli ve gerekli. Neden sonuç ilişkisini anlamak, belirli bir zaman dilimi içerisinde o oyunu tamamlama ihtiyacı, seviyeler yani hayatın ve işin seviyelerden oluştuğu, rekabetin olduğu, puan almaya çalışan iki farklı oyuncunun birbiriyle rekabete girmesi, can konusu çocukların oyunu geliştirirken öğrendiği şeyler. Aslında bunu pek de öğrendiklerini fark etmiyorlar ama çok da güzel öğreniyorlar ve oynuyorlar.
Açık Akademi sitesinde neler revaçta?
Dört sene önce 15 ve 65 yaş arasını hedefledik. Açık akademiye girildiği zaman insanların yaşını soruyoruz. Giren insanların ilk dönemde ağırlıklı olarak 15 ile 30 yaş arasında olduğunu fark ettik. Şu anda yaklaşık 18 civarında bir yaş ortalaması var Açık Akademiye gelenlerin.
Sayfaları incelediğimiz zaman en çok hit alan sayfaların KODU ile ilgili olduğunu görüyoruz. Kodu, biraz önce söylediğim gibi kendi oyunlarını geliştirmesini sağlayan ücretsiz bir uygulama.
Sonra web sitesi geliştirmek için gerekli Html5, Javascript, Css eğitimlerinin verildiği kısımlar.
Üçüncü sırada mobil uygulama geliştirme yer alıyor.
Dördüncü sırada Unity ileri seviye oyun programlama geliyor.
En güzel şeylerden bir tanesi soru cevap oldu. Çünkü kodlama öğrenmek bir parça yardım gerektiren bir şey. Bir şeyi debug ederken takılıyorsunuz veya bir nesneyi geliştirirken istediğiniz gibi kodlayamıyorsunuz. Hemen dönüp – orada bir soru cevap kısmı var – sorunuzu soruyorsunuz, ‘şurada takıldım, nasıl yardımcı olursunuz?’ diye. Bu sorunu daha önce yaşamış veya işin uzmanı olan kişiler size hemen cevap veriyorlar. Bu da çok ilgi gördü ve fayda sağladı. Biraz önce söylediğim en çok hit alan bölümler aşamasına bu da girdi.
Global arenada da 2 senedir Microsoft olarak code.org ’un tüm dünyada çocukların kod yazmasını teşvik etmek üzere sürdürdüğü Hour of Code (Kod saati) uygulamasını destekleyen kurumlardan biriyiz.Bunu iki senedir burada da uyguluyoruz. Yani Açık Akademide yaptıklarımızın üzerine, bir de onu da ekliyoruz. Senede bir, bazı seneler iki defa burada Hour of Code (Kod saati) etkinlikleri düzenliyoruz. Hem İstanbul’daki hem Ankara’daki ofisimizde Kod Saati etkinliklerine gelen öğrencilere bir saatlik teaser kodlama eğitimleri veriyoruz. Bu da çok ilgi gördü. Geçen sene biz sınıf kapasitesi nedeniyle belli bir sayıya ulaştık, bazı öğrencileri alamadık. Onların velilerinden “mutlaka benim öğrencimde katılmalı” diye ciddi baskı geldi. O nedenle bu sene 23 Nisan’da tekrar bir etkinlik yaptık. Belli aralıklarla bunu tekrarlayacağız. Bu sene de yine Aralık ayında Hour of Code etkinliğini yapıyor olacağız.
Bu yıl Minecraft oyununun MinecraftEdu isimli bağımsız girişimini satın alarak eğitim odaklı sürümü Minecraft Education’ı duyurduk. Bu sürümde öğrenciler kod yazmanın temellerini oyun oynayarak öğrenebiliyor.
Burada herhangi bir eğitim öğretim standardı gibi bir şey yok. Her seviyede herkes şu branşta okumak zorunda gibi şeyler yok. Yabancı dil zorunluluğu da yok.
Kesinlikle, çünkü eğitimlerin tamamı Türkçe. Özellikle ilk girişi kolaylaştırmak için en küçük çocukların ilgisini çeken Kodu uygulamasını Türkçeleştirdik. Böylelikle çocuk ‘if then else’ yazmıyor da ‘eğer’ yazıyor. ‘Eğer bu olursa bu olsun’. ‘Eğer roket ağaca çarparsa elmalar düşsün gibi’. Dolayısıyla o ‘eğer’ ‘i çocuk görüyor. ‘Taş’ kelimesini, ‘roket’ kelimesini, ‘robot’ kelimesini görüyor ve okuyabiliyor. Tek ihtiyaç duyduğumuz şey, okuyabilen çocuklar olması yani okuma yazma bilmeleri.
Girişimcilere verilen desteklerden söz edebilir miyiz? BizSpark programı, Azure desteği gibi.
Genç arkadaşlardan bahsettik bu arkadaşların kodlama ve algoritmik düşünce yoluyla kurabileceği başarı hikayelerinden ve oyunlardan bahsettik. Bu çocuklar bu oyunları bir şirkete dönüştürmek isterse bu mobil uygulamaları bir şirket olarak kurmak isterse Microsoft’tan ne gibi destek alabilirler, bir parça ondan bahsetmek lazım.
Sadece bu çocuklar için değil genç, kurumsal firmalarda çalışmakta olan, iş bulamamış veya öğrenci olan pek çok mühendis özellikle son 5-10 senede girişimcilik ekosisteminin gelişmesi ile beraber girişimciliğe merak saldı. Bu arkadaşlar kendi şirketlerini kurarlarsa Microsoft onlara nasıl destek verecek.
Verdiğimiz destekler giriş seviyesi olarak BizSpark dediğimiz bir programla başlıyor.
Yazılım sektöründe 5 senedir faaliyet gösteren, yıllık cirosu 250 bin doların altındaki yazılım şirketlerine sunulan program teknolojiye gönül vermiş girişimcileri hedeflemektedir.
BizSpark’a üye olan kurumlar ayrıca 3 yıl boyunca ayda 150 dolara kadar Microsoft’un kapsamlı bulut teknolojileri çözümleri olan Office 365 ve Azure’dan faydalanma imkanı kazanıyor, Microsoft lisanslarından ücretsiz yararlanma fırsatını yakalıyorlar.
Üç yıl boyunca gelişim gösteren şirketler, potansiyelleri ve Microsoft Azure’u kullanma kapasiteleri göz önüne alınarak bir üst destek programı olan BizSpark Plus’a dahil ediliyor. Bir yıl süren bu programda, şirketler aylık 10 bin dolara dek ücretsiz Microsoft Azure bulut bilgi işlem platformunu kullanma hakkına sahip oluyor. Yıllık 120 Bin Dolarlık Azure kullanım hakkı demek bu. Dolayısıyla onların hosting maliyetlerini, bulut maliyetlerini aşağı çekmiş oluyoruz. Yalnızca aşağı çekmiş olmuyoruz belki de aslında sıfırlıyoruz. Bunu yaparken de onların müşterilere gidebilecek yeni kanallar elde etmelerine yardımcı oluyoruz. Yani Microsoft’un kurumsal satış ekipleri ya da Microsoft’un partner ağı gibi çeşitli ağlar ile bir araya getirip müşteriye çok daha çabuk çözümler sunabilmelerini sağlıyoruz.
Visual Studio ve Azure, açık platform olmaları fonksiyonuyla tüm platformlarda çalışan yazılımcılar tarafından kullanılabiliyor.
Yazılım sektörü start up’ları bu süreçte, Microsoft’un maliyet azaltan desteğinin yanında eğitim ve işbirliği fırsatından da yararlanabiliyor.
Microsoft, BizSpark programı üyesi yazılım girişimcilerine ürünleriyle birlikte bilgi birikimi ve geniş ticari ağıyla da olanaklar sunuyor. Microsoft, mentorluk vazifesi görevini üstlenerek yazılım girişimcilerine destek oluyor ve yazılım ekosistemini geliştiriyor.
Bunlar niçin kritik? Çünkü bir startup’ın en çok ihtiyaç duyduğu üç başlık var:
- Biz para vermiyoruz ama teknolojilerimizi ücretsiz olarak veriyoruz.
- Mentorluk, yön gösterme. Biz mentorluğu verip, ne işler ne işlemez o konuda fikir veriyoruz.
- Müşteriye ulaşım ve müşteriye ulaşırken de bizim değişik müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak çözümlerini alıyoruz, kendi çözümümüzmüş gibi o kurumlara anlatabiliyoruz.
Bazen dördüncü bir ihtiyaç olabiliyor. Bu firmaların yurt dışına çıkmaları veya yurt dışına açılmaları gerekebiliyor. Türkiye’de belirli bir boyuta ulaşmış firmalar var. Bunların bir kısmını Microsoft’un Global hızlandırma programlarına – Berlin, Londra, Tel-Aviv, Bangalore gibi yerlerde bulunan – yönlendiriyoruz. Bu yaz iki firmamız buradan mezun oluyorlar.
Bu kriterleri sağlayan her şirket katılabiliyor mu?
Bir kriter daha var, yazılımla uğraşıyor olması. Sizin bir marangoz atölyeniz varsa BizSpark’a kabul edemeyiz ama marangoz atölyenizde akıllı sehpalar veya akıllı dolaplar üretiyorsanız, o zaman BizSpark’a kabul edebiliriz.
Ayrıca, burada Microsoft ile ilgili özellikle genelde sorulan sorulardan bir tanesi;’Microsoft teknolojisi kullanmamız gerekiyor mu? Biz .netçi değiliz biz MS SQL kullanmıyoruz. Açık kaynak kod kullanıyoruz. Her şeyimiz Linux’ta SQL’de PHP’de, Java’da’
Bizim için hiç bir şey fark etmiyor. Azure alt yapısı tamamen açık kaynak odaklı bir alt yapı olduğu için kullandığınız projede 10 Bin Dolar’a kadar benim bulut alt yapımı kullanabilirsin diyoruz. Yeni gelinen dünyada multi disipliner düşünmek, veriyi, programlamayı, sistem yönetimini beraber düşünebilen insanlar olması çok önemli. Neden önemli, hızlı olabilmek için. Eskiden bir ürün yazmaya başlar, üç senenin sonunda release eder, sonra bir bakım programı uygulardık. İki buçuk sene sonra bir tane daha ürün release ederdik. Artık böyle bir dünya yok. Artık her şey çok hızlı, bir ürün yazıyorsunuz MVP ‘Minimum Viable Product’ nizi ortaya koyuyorsunuz. Bu ürün hemen kullanılmaya başlanıyor, gelen geri bildirimler üzerine hemen yeni sürümler çıkarmaya başlıyorsunuz. Sürekli yeni ürün release edebilmek için geliştiriciler, veritabancılar, sistem yöneticisinin birlikte çalışabiliyor olması gerek. Azure bu nedenle bütün ekosistemle beraber açık.
Bu programa girmek için bir şirketinin olması ve bir şeyler yapmaya başlamış olması gerekiyor.
Ya bir şirketinin olması ya da bir hızlandırma programı içerisinde şirketi kurmamış olsa dahi o hızlandırma programının desteklediği bir start-up olması lazım.
Nedir hızlandırma programı?
Microsoft Türkiye, programa dahil olacak şirketleri, girişim desteği veren kurumlarla birlikte belirliyor. Microsoft, aralarında Girişim Evi, İTÜ Arıteknokent, Girişim Fabrikası, E-tohum ve StartersHub’ın da olduğu iş ortakları ile birlikte, yazılım start-up’ları BizSpark ve BizSpark Plus programlarına kabul ediyor.
BizSpark programı, Türkiye’de 1300’ün üzerinde start-up’ı destekliyor.
Örnek başarı öykülerinden söz eder misiniz?
İki tane örnek verebilirim.
Sinemania:
Bizspark Plus programlarında yer alan Sinemania, Türkiye’deki tüm sinema salonlarında sınırsız sinema bileti sağlayan bir girişim. Girişimin üyeleri 2D, 3D, seans saati ve gün farkı olmadan tüm sinemalarda sınırsız ve ayrıcalıklı film izleme keyfini yaşayabiliyor. Şu an için Türkiye’de 50’nin üzerinde şehirde üyesi bulunan girişimin İngiltere’de faaliyet gösteriyor. Microsoft teknolojilerini kullanan bu girişim tek bir uygulama kodu ile Windows, Android ve iOS platformları için uygulama üretme imkanını elde etti.
Metamorfoz:
Faruk Eczacıbaşı’nın ortakları arasında yer aldığı, ödeme sistemleri konusunda çalışmaları bulunan Metamorfoz, Windows 10 platformu üzerinde çalışan ödeme sistemleri ile dünyaya açılmayı hedefliyor. Windows 10 işletim sistemine sahip olan telefon ve bilgisayarlar hem ödeme yapma, hem de ödeme alma amacı ile kullanılabilir hale geliyor. Dünyada bu sistemleri Windows 10 üzerinde çalıştırmayı başaran ilk örneklerden biri Metamorfoz tarafından geliştirildi.
Akıllı cep telefonları üzerinden ödeme sistemleri geliştiren de firmanın TEB’in mobil uygulamasına entegre edilen mobil ödeme sistemi de bulunuyor. Bu ödeme sistemi sayesinde kullanıcı kredi kartını fiziksel olarak kullanmadan telefonu ile ödeme yapabiliyor. Şirketin geliştirdiği sistemler sayesinde cep telefonları ödeme aracı haline geldiği gibi ödeme alma aracı (POS) olarak da kullanılabiliyor.
Teşekkürler verdiğiniz bilgiler için.
Ben teşekkür ederim.