Dünyanın İlk Sanal Gerçeklik ‘VR’ Sineması ve Jip Samboud
by 0
“Ebola üzerine bir belgesel yayınladık ve insanlara normal ve Sanal Gerçeklik sürümlerini seyrettirip sonuçları karşılaştırdık. Normal sürümde insanların yüzde 30’u “bir şeyler yapmak isterdim” dedi. Sanal Gerçeklik sürümde ise bu sayı yüzde 60’a çıktı. Algıladıkları bilgi daha fazla ve yoğunlaşma daha yüksek.”
Dünyanın ilk Sanal Gerçeklik Sineması kapılarını açtı! Amsterdam’ın tam ortasında bulunmasına rağmen kendinizi uzak ülkelerde, animasyon dünyasında veya önceden hiç gidemeyeceğiniz yerlerde gibi hissedeceksiniz. Sanal Gerçeklik Sineması herkesin sanal gerçeklik ile tanışma imkânı olan ve etrafınızı 360 derece saran en iyi Sanal Gerçeklik film seçkilerini seyretmenin ne demek olduğunu tecrübe etme olanağı sunan bir yer.
Amsterdam’da Sanal Gerçeklik sinemasını keşfettiğimde derhal denemeye karar verdim. 30 dakikalık bir filmin ücreti 12.50 €. Çocuk, korku ve belgeselden oluşan üç tür filmden birini seçiyorsunuz. Ben belgeseli seçtim çünkü korku türünden nefret ediyorum.
İlk film Suriye hakkındaydı. Halep’te iki çocuğun evine gittik. Kız çocuk bir şeyler pişiriyordu, erkek çocuk ise odada dolanıyordu. Rüya gibiydi. Kendinizi o odanın içindeymiş gibi hissediyorsunuz.
İkincisi ise gerçeküstü bir filmdi. Dali’nin bir resminde, Karavan isimli tablosundaydım. Uzun bacaklı bir fili sürüyor, çölde uçuyor, mağaralarda dolanıyordum. İnanılmaz bir deneyimdi! Oldukça etkilendim.
Üçüncüsü ise kadın bir kazazedenin gözünden Londra’da gerçekleşen bir tren kazası üzerineydi.
Dali filmi en ilginç ve zevkime hitap edeni oldu.
Buradan hareketle, bu sinemanın sahibiyle bir röportaj gerçekleştirmek ve sizinle paylaşmak istedim. Sinema sahibi genç, enerjik, yenilikçi ve yeni teknolojiler konusunda heyecanlı bir insan.
İşte başlıyoruz!
Adı Jip Samhoud. Samhoud Media’da Yaratıcı Girişimci ve Dünya’nın İlk Sanal Gerçeklik Sineması’nın Kurucusu.
Bu şirketi nasıl kurdun Jip?
Miami Reklamcılık Okulu ve Londra Ulusal Film ve Televizyon Okulu’nda okudum. Medya ve reklamcılığın birlikteliğini her zaman sevmişimdir. Bu medya şirketine insanlara ilham vermek için başladım. Şirket olarak, ürettiğimiz içerik sayesinde 1 milyar insana ilham olma hedefimiz var. İki yıl önce sanal ve artırılmış gerçeklik üzerine yoğunlaşmaya başladık; medya kaynakları insanları teşvik etme konusunda güçlü bir konumda çünkü insanlara bir zaman makinesinin içine adım atmış hissi veriyor, tıpkı bir büyü gibi. Öykü anlatıcılarına tamamen farklı öykü anlatım yolları sunuyor.
Daha sonra Sanal Gerçeklik Sineması devreye giriyor.
Sanal Gerçeklik Sinemasını 10 ay önce başlattık. İlk başta bir deneme olarak başladı. Ofisimizde 50 kişilik açılış seansı düzenledik ve bu etkinliğin biletleri iki gün içinde tamamen tükendi. Daha sonra Şubat 2016 itibariyle kalıcı bir sinema yapmaya karar verdik. Şimdiden 50.000’den fazla ziyaretçimiz oldu. Farklı yaşlardan insanların bu deneyimin tadını çıkarmalarına tanık oluyoruz. Bu konuda bir endüstri de kurulması gerekmekte çünkü insanların izlemek isteyeceği güzel projeleri bulmak günümüzde oldukça zor. Materyal üretmek kolay değil çünkü bu yeni bir öykü anlatım biçimi.
Neden 30 dakika?
Sanal Gerçeklik Sineması biraz da teknoloji sebebiyle 30 dakika sürüyor ve aslında bu iyi bir zaman. Bu süre beyin için oldukça fazla çünkü gözlerinize çok yakın, tamamen içindesiniz. Gözlerimiz saniyede 120-150 kare görebiliyor ancak Sanal Gerçeklik şimdilik saniyede 30 kare ve bu da insanların daha fazla yorulmasına sebep oluyor. Çözünürlük şimdilik olmasını istediğimiz seviyede değil. Bu teknolojinin belirli bir süreye ihtiyacı var. 1900’erde insanlar sinemaya 10-15 dakikalık filmler için gidiyorlardı. Aynı zamanda beyinlerimizin de öğrenmesi, bu mecraya adapte olmalı. Takımımızda bu sinemayı daha uzun süre izleyebilen insanlar var ama onlar günlük hayatlarında daha fazla Sanal Gerçeklik içeriği izliyorlar.
Peki ya içerik? Bulunması zor dedin?
Tüm işin öykü anlatıcılığında olduğuna inanıyorum. Eğlenceden daha fazlası olan parçaları seçmeye ve insanların hislerine dokunmaya çalışıyoruz. Örneğin, elimizde olmasından gurur duyduğumuz Hollandalı Balet isminde oldukça güzel bir parçaya sahibiz. Kahramanını izlerken 8 yaşında bir kız çocuğunun yüzünü görmek harika bir şey. Bu yüzden, içerik sayesinde insanların bakış açılarını değiştirebileceğimizi düşünüyoruz.
Ebola üzerine bir belgesel yayınladık ve insanlara normal ve Sanal Gerçeklik sürümlerini seyrettirip sonuçları karşılaştırdık. Normal sürümde insanların yüzde 30’u “bir şeyler yapmak isterdim” dedi. Sanal Gerçeklik sürümde ise bu sayı yüzde 60’a çıktı. Algıladıkları bilgi daha fazla ve yoğunlaşma daha yüksek.
Gelecek planlarınız nelerdir?
Aslında Sanal Gerçeklik Sinemasının dağıtımı yapılabilir bir modelini arıyoruz. Tüm dünyadan pek çok kişi arayıp Sanal Gerçeklik sineması kurmak istiyorlar. Bir iş ağı kurup medya üretmek isterdik çünkü gerçekten de iyi içeriğe ihtiyacımız var. Hâlihazırda müşterilerimiz için Sanal Gerçeklik içeriği üretiyoruz. Bu içeriklerden birisi tüm dünyada en çok indirilen Sanal Gerçeklik uygulaması oldu ve bunu Hollanda’da bir pazar zinciri için yapmıştık. Sanal Gerçeklik uygulamalarını şuanda markalar için üretiyoruz.
Cihaz olarak Samsung Gear VR ve Samsung Galaxy S6 kullanıyorsunuz. Bunun özel bir sebebi var mı?
İnsan, sinema sistemi ve fiyat dengesinden dolayı bu donanımı kullanıyoruz. Öncelikle odada herhangi bir sensöre ihtiyaç olmuyor. Ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılıyor ve bir fiyat ve kalite dengesi var. Aynı zamanda 360° koltuk ve Sennheiser HD 201 kulakları kullanıyoruz.
Hedef kitleniz kimdir?
İlk olarak yalnızca Y kuşağının dikkati çekeceğimizi düşündük ancak gördük ki bu durum sandığımızdan da büyük. Torunlarıyla gelen dedeleri ve nineleri, okul sınıflarını, yetişkinleri görüyoruz. Hatta 65 yaşın üzerinde olup “ilk önce biz geldik ki çocuklarımıza önce biz gördük diyebilelim” diyen kişiler var.
Sanal Gerçeklik Sineması üzerine daha fazla bilgi edinmek isterseniz, https://thevrcinema.com/ adresini ziyaret edebilirsiniz. Eğer deneyimlemek isterseniz, günümüz için Amsterdam’a gitmeniz gerekir ancak oldukça eminim ki çok yakında İstanbul’a gelecektir. Belki de bu yazıdan hemen sonra.
Göreceğiz 🙂