Javier Goyeneche @Ecoalf kullanılmış balık ağlarını kıyafete dönüştürüyor
by 0
Ecoalf, kullanılmış balık ağlarını, kullanılmış pet şişeleri ve telveyi kıyafete dönüştürüyor. Javier Goyeneche; “Bana göre sürdürülebilirlik, yapacaklarımızı daha sorumlu hissederek yapmaya çalışmaktır. Zorla yaptığınız bir şey olmamalı. Keyif vermeli. Sizi iyi hissettirmeli. “
Sustainable Brands İstanbul 2016 konferansında Javier Goyeneche’nin sunumunu dinledim. Kendisi Ecoalf markasının kurucusu ve başkanı. Ecoalf geri dönüşümlü malzemelerden üretilen kumaşları kullanan bir moda markası. Ellerinde, kullanılmış balık ağları, kullanılmış pet şişeler, hurda araba lastikleri ve hatta içilmiş kahve artıkları, dış giyim, mayo, ayakkabı ve aksesuara dönüşüyor. Her yıl 85 milyon ton çöpün üretildiğini düşünecek olursak yaptıkları işin çok etkileyici olduğunu düşünüyorum. Bu özel insanla tanışıp, konuşma imkânına sahip oldum. Şirketi ve ürünlerini biraz tanımak için web sitelerini de ziyaret ettim.
İşte kendi kelimeleriyle hikâyesi;
“ Fikir, tamamen sürdürülebilir olan bir marka yapmaktı. Dünya kaynaklarının aşırı kullanımı ve endüstrileşmiş ülkelerde üretilen çöp miktarının büyüklüğünün beni dehşete düşürmesiyle çıktı bu fikir. Teknolojiyi kullanarak tamamen geri dönüşümlü malzemeden üretilen kıyafet ve aksesuarlar yapmak istedik. Bunu yapmamızı sağlayan şu anda birlikte çalıştığımız farklı ülkelerden 11 aktif iş ortağımız var. (Tayvan, Kore, Portekiz, Meksiko, Japonya, İspanya, vs.)”
Geri dönüştürüp kullandıkları malzemelere bakınca da çok etkilendim.
Öncelikle deniz ağlarını topluyor, geri dönüştürüp kumaşa çeviriyor ve mont üretiyorlar. Okyanuslardaki çöp miktarı 1 milyon deniz kuşunun ve 100.000 deniz memelisi ve kaplumbağayı öldürüyor. Balıkçılar ağlarını 2-3 yılda bir değiştiriyorlar ve 650.000 ton ağ okyanus dibine bırakılıyor. Farklı limanlarda toplanan ağlar, kalitesine göre seçilip yeni kumaş yapmakta kullanılıyor. Bugüne kadar 60 ton denize bırakılmış ağ geri dönüştürülmüş durumda. Bu linkte ağların nasıl toplandığını anlatan bir video var. ( http://ecoalf.com/uk_en/upcycling-the-oceans)
Ağların yanında pet şişeleri de geri dönüşüme sokuyorlar. Yılda toplanmayan plastik şişe miktarı 200 milyar. Ecoalf 135 adet geri dönüşümlü pet şişeden bir çanta üretiyor. Böylece atık enerjide %20, enerjide %50 tasarruf sağlıyor ve hava kirliliğini de %60 azaltıyorlar.
Kullanılan malzemelerden bir diğeri de hurda araba lastiği. ABD’de 2-3 milyon hurda lastik düzensiz yığınlar halinde depolanmış. Lastik, geri dönüşümü çok zor bir malzeme çünkü içinde metal, antioksidan ve kumaş parçaları da içeriyor ki bunları ayrıştırıp temiz bir toz elde etmek 2 yılı buluyor. Parmak arası bir terlik 344 gr lastikten üretiliyor.
Telveden kumaş yapılabileceğini düşünür müydünüz? Evet, yapmışlar! Bugün, 3 bardak kahve ve 12 pet şişeden bir ceket yapıyorlar.
Sunumundan sonra bu ilham verici kişiyle konuşup birkaç soru sordum. İlk sorum toplama sürecini nasıl yönettikleri ve bunun Türkiye’de de yapılıp yapılamayacağı üzerine oldu. Bu fikri aslında dünyanın birçok yerinde uygulamaya sokmak istediklerini, ABD’de bir proje başlattıklarını, ayrıca Fransa’nın güneyi, İtalya’nın batı kıyısı ve Kuzey Afrika’da da toplama işleminin planlandığını belirtti. Türkiye fikrini de beğenip, “neden olmasın? “ dedikten sonra şöyle devam etti “ bir derneğimiz var ve bizimle birlikte çalışacak ortaklara ihtiyaç duyuyoruz. Mesela şimdi Güney Fransa’da bir dernekle işbirliği yapmak için irtibat halindeyiz.”
Kendi sürdürülebilirlik tanımını sorduğumda, cevabı “bana göre sürdürülebilirlik, yapacaklarımızı daha sorumlu hissederek yapmaya çalışmaktır. Çevrenize ne oluyor diye bakmadan yaşama dönemi bitti artık. Her şey hızla kötüye gidiyor.” Kendisi sorumluluk alma konusuna çaba sarf ediyor, acaba dünyanın geleceği ile ilgili hala olumlu düşünüyor mu? Evet, olumluymuş. “ Olumluyum ve her şey kötü demek istemiyorum. Bugün olanlar aşikâr ama çözümleri de var. Problem şu ki, önlem almaya 40 yıl sonra başlamamalıyız. O zaman şimdi olduğundan çok daha zor olacak.”
Anladığım konuşmak yerine harekete geçmemiz gerektiği. Onaylıyor ve ekliyor “sürdürülebilirlik zorla yaptığınız bir şey olmamalı. Keyif vermeli. Sizi iyi hissettirmeli. Yapmak mecburiyetinde olduğunuz için yapmamalısınız. İnsanlar neler olup bittiğinin farkında olup adım atmalılar. Bugün farkındalık daha yüksek. Birkaç yıl öncesine kadar bu konular gündemde bile yoktu. “
Bunun iyi bir işaret olarak görüyorum. Son olarak gençlere tavsiyesini soruyorum. “Tavsiye vermekte çok iyi değilim ama farklı bir şeyler yapmalarını önerebilirim. Birçok firma hep aynı konular üzerinde çalışıyorlar. Bence sizi başkalarından ayıran farklı bir özelliğinizin olması çok önemlidir. Bu farklılık sizi büyütür.”
Umarım bu konularda daha fazla konuşmaya başlarız ve gençler de hayatlarını daha duyarlı yaşayarak, yeni işlerini bu bilinç düzeyiyle kurarlar. Kendisini ilham verici bulduğum için sizlerle de paylaşmak istedim.
Çok teşekkürler Javier Goyeneche! Senin gibi duyarlı kişilere daha fazla ihtiyacımız var! Bu yazıyı okuyan herkese ürünlerini incelemelerini tavsiye ediyorum, gerçekten hoşlar. (www.ecoalf.com)